İstanbul’da meyhane kültürü olan kime sorsanız, en iyi meyhaneler arasında Asmalı Cavit’i sayacaktır. Tabii bu denli sevilen bir işletme olmak için her açıdan başarılı olmak lazım. Öncelikle Asmalı Cavit’in ortamı müşteriler arasında bir aidiyet hissi yaratıyor, yani tanımadığınız yan masalarla aynı mekanda olmaktan hoşnut hissediyorsunuz. Bunu sağlayan ise servis çalışanlarının kararında ilgisi ve size rahat hissettirmesi. Fava, topik ve patlıcan ezmesi gibi mezeleri çok lezzetli, hele bir de ciğeri var ki tadının şanı dillerden düşmüyor. Üstelik hesap cep yakmıyor ve ilk kez gelenler kalite fiyat oranına şaşırıyorlar. Reklamcılar, yayıncılar, sanatçılar ve yazarların bolca görüldüğü meyhanede her yaştan kesime hitap edecek samimi bir hava var. Cavit’in gönüllerdeki yeri, her gün görmek için duvarınıza astığınız kült bir filmin afişi gibi.
İstanbul'un en iyi meyhaneleri
En sevilen şairlere ilham vermiş yerlerdir meyhaneler. Mezelerin seçiminden, garsonla konuşma biçimine her ânının ayrı bir adabı vardır. Yemekler gibi muhabbetin de tadı başkadır.Geçirdiğiniz zaman özel olsun diye, şehrin en popüler meyhanelerini sıraladık
1948'de kurulan Safa Meyhanesi bunca yıldır mezesiyle, etiyle, balığıyla, en çok da ambiyansıyla İstanbulluların gözdesi. Nesillerdir süregelen meyhane ruhunu yaşamanın en kıymetli olduğu yerlerden biri de Fatih’teki Tarihi Safa Meyhanesi. 19. yüzyıl sonlarında inşa edilen mekanında yaşamaya devam eden meyhanede tarihi kokluyorsunuz adeta. Gösterişi kapısından girerken nefesiniz kesilmeye başlıyor. Yüksek tavanlı salonunda birkaç saatliğine Osmanlı Dönemi’ne geri gidiyorsunuz. Atom, lakerda, pilaki ve beyaz peynir gibi mezelerle başlıyorsunuz yavaşça yemeğinize. Sohbet koyulaştıkça sıra ara sıcaklara geliyor. Karides, kalamar ve Arnavut ciğeri derken karnınız doymaya başlıyor ve dertler geride kalıyor. Sevdiklerinizin gözünün içindeki mutluluk, etrafta bir asırı devirmiş mazi olunca, gözünüze bir başka görünüyor. İlyas Bey Caddesi, 169, Fatih
Mekânda canlı müzik yok, sohbetinize tatlı tatlı Türk sanat müziği ve eski pop şarkıları eşlik ediyor. Menü çok zengin. Klasik meze ve ara sıcakların yanı sıra Ermeni, Rum, Yahudi, Türk, Süryani, Yezidi, Saraylı, Levanten, Çerkez ve Bizans mutfaklarından dalak dolması, topik, kopsiya, cibes, midyeli lahana dolma, abudaraho gibi unutulmuş ya da yapana çok az rastlanan tarifler de mevcut. Cumartesi ve pazar günleri kahvaltı da edebileceğiniz mekânın her yaz, fındık, defne, erik ağaçları ve meyhaneye ismini veren 60 yaşında bir incir ağacının bulunduğu arka bahçesi de kullanıma açılıyor.
Egelilerin meyhane kültürünü hakkıyla yaşadığına şüphe yok. İstanbul’da Ege ruhunu yaşamak için sizi Haydarpaşa Garı’ndaki Mythos’a alalım. Deniz ürünlerinin neredeyse tamamının Çeşme’den getirildiği Mytos’ta sızma zeytinyağı bile başlı başına bir olay. Yerli ahtapot ve yerli kalamar yiyebileceğiniz mekanda kırkı aşkın soğuk meze çeşidi bulabiliyorsunuz. Etlerini de Balıkesir yöresinden temin eden işletmede yerli üreticilerin ürünleri tercih ediliyor. Buraya gittiğinizde füme hamsi ve kalamata zeytin piyazını özellikle denemelisiniz. Tarihi dokuda fasıl eğlencesi bir başka. Tcdd Haydarpaşa Garı, Tren Garı Yolu, Kadıköy
Modern meyhaneler hakkında ne düşünüyorsunuz? ‘Modern’ sıfatıyla açılan pek çok meyhaneyi sevsek de bu furyayla yıldızımız pek barışamadı; bize sorarsanız meyhane kültürünün modernleşmesine pek de lüzum yok açıkçası. Nişantaşı’nda, Amerikan Hastanesi’nin karşısına açılan Küçük Kulüp de modern bir meyhane ancak bu özelliğini gözünüze sokmuyor. Beyaz örtülü masaları, siyah sandalyeleri ve gri duvarlarındaki siyah-beyaz fotoğraflarıyla sade bir şıklığa sahip olan mekân akla, renk devriminden önceki filmleri getiriyor. Humus, Girit ezmesi, köpoğlu… Tadına baktığımız her mezenin gayet lezzetli olduğunu söyleyebiliriz. Menüde farklı malzemelerle özgünleşen meze çeşitleri de yer alıyor, martini ile marine edilmiş levrek gibi. Adından da belli olduğu gibi, ufak bir mekân Küçük Kulüp; büyük ve gürültülü sofralar yerine teke tek buluşmalar için daha ideal.
Vapur Burgazada’ya yanaşıp da indiğinizde, zaman duygunuz değişmeye başlar. Soluduğunuz hava güzelleşir, hayatın ritmi yavaşlar, etrafınızdaki yüzlerde gördüğünüz ifadeler yumuşar. İçinizi açan bu ortamı tecrübe etmenin en keyifli adreslerinden biri de 1982’den beri hizmet veren Barba Yani. Lakerda, midye pilaki, deniz börülcesi ve kaya koruğu derken sofranız nefis lezzetlerle donatılacak, huzur benliğinizi saracak. Abartıdan, ihtişamdan uzak akşamınızda kıymet gören muhabbet ve samimiyet olacak. Yalı Caddesi, 8, Burgazada
Kendine has sosyalleşme adabıyla ve çakırkeyif yaşantısıyla meyhaneler aynı zamanda sanatçıların da ilham kaynağı. Şair müdavimleri olan meyhanelerden biri de Balık Pazarı’nda yer alan Tarihi Cumhuriyet Meyhanesi. Ece Ayhan’ın da dahil olduğu edebiyatçıların uğrak yeri olan meyhanede, zamanında üç tane Ali isimli garson çalışırmış. Ece Ayhan’ın Üç Aliler Meyhanesi ismini verdiği mekan anlamını ve cazibesini bugün de koruyor. Beyoğlu ruhundan vazgeçemeyenler, burada hüzünlenip burada aşka geliyorlar. Paçanga böreği leziz, mantarlı kaşarlı çoban kavurma denenmeli. Balık Pazarı, Sahne Sokak, 47, Beyoğlu
Hane Kadıköy müşteri memnuniyetine içtenlikle önem veren bir mekan. Kurucu ortaklarından Berk Sayan, Beşiktaş’taki Kosmos’un kurucu ortaklığını da yapmış, eski bir müzik yazarı. Kuruluş maceralarını anlatışı çok samimi, mekanı yeni baştan yaratmak için epey zaman ve emek harcamışlar. Böylece üç katlı, oturacağınız yeri modunuza göre seçebildiğiniz, albenisi yüksek bir meyhane ortaya çıkmış. Biz bahçelerine bayıldık. Etrafında Kadıköy sakinlerinin yaşadığı apartmanların arka cepheleri bulunuyor, bu da mekana domestik ve sıcak bir hava veriyor. Gökyüzü de açıklıkla görülebiliyor ve zihninizi rahatlatıyor. Bu kısımda müzik alçak; dolayısıyla sohbet ederken yorulmuyor ve yemeğinizin tadını aheste aheste çıkarabiliyorsunuz. İkinci ve üçüncü katlar ise kapalı ve özellikle hafta sonu eğlencelerinde coşmayı sevenlere hitap ediyor. Hem sakin akşam yemeği sevenler, hem de vur patlasın çal oynasın diyenler aynı işletmede bulunabiliyor. Malzemelerini Anadolu’nun çeşitli yörelerinden tedarik ediyorlar. Tuzlu yoğurt ve nar ekşisi Antakya’dan, peynir Ezine’den, tereyağı ve kavurma Rize’den… Mezelerinden acılı Girit ezmeye (20 TL) bayıldık, susam bu tarife çok yakışmış. Bir Antakya mezesi olan cercerun (18 TL) Hane’nin öne çıkan lezzetlerinden; tuzlu yoğurt üzerindeki kavrulmuş soğan yemeğinizin her aşamasına eşlik edebilir. Lakerda (32 TL) Beyoğlu’ndaki Tunç Balık’tan geliyor ve kırmızı soğan ile sunuluyor. Karides mantı (32 TL) hazırlanırken karidesler baklava hamuruna sarılmış, sunumu yoğ
Barba Vasilis, eski bir Rum evinden restore edilmiş tarihi Hotel Troya Balat’ın zemin katında yer alıyor. Semtin kıyısında yer alan mekanda manzaranız Haliç. Barba Vasilis’in işletme anlayışında çok farklı etnik kökenden insanların bir zamanlar bir arada yaşadığı semtin ruhuna hitap etme isteği var. Beğendili kalamar ve çıtır karides enfes mezelerinden. Ayrıca artıklar konusundaki yaklaşımlarıyla gönüllerimizi fethettiler. Hayvansal artıklar ile kedileri besliyorlar. Komposta girebilecek artıkları ise kompost makinesine döküyorlar. Eğer bahçenizde gübre olarak kullanmak isterseniz, işletmeden isteyebilirsiniz. Abdülezelpaşa Caddesi, 97
Meyhane kültürü aşinalık, sıcaklık gibi kavramlarla özdeşleşmiştir çoğumuz için. Astek Meyhane de işte bu samimi ortamı bulabileceğiniz bir yer. Kapıda sizi ‘doktor’ namıdiğer Mehmet Akkök karşılıyor. Kendisi 24 senedir mekanı işletiyor ve müşterilerinin siparişlerinin her detayıyla bizzat ilgileniyor. Mekanın en güzel mezeleri közde patlıcan salatası, etli sarma ve pilaki. Ara sıcaklarda ise tavsiyemiz paçanga böreği ve ciğer. Astek’in mavi örtülü masaları birbirine çok yakın konumlandırılmış, çünkü Mehmet Bey için bir aile olmak çok önemli. 35 yıldır kapısını mahallelilere ve semt dışından müşterilere açan bu samimi mekan tam üç jenerasyonu görmüş. Bilezikçi Sokak 13/a, Kurtuluş.
Discover Time Out original video